sevgili edinme konusunda hiçbir şey yapmayan insan

  • aralarında bulunduğum insan topluluğudur. ne zaman efendi gibi davrandım ya da ne zaman iyimser davrandım, popoya tekmeyi yedim. ne zaman biraz haşin, ne bileyim tavırlı vs. takıldım karşı taraf garip bir şekilde daha çok bağlanmaya başladı. şimdi formül bu ise; ulan ben sevdiceğime nasıl kötü davranayım aq.
    bir de şu insanların kendini olduğundan farklı gösterme olayı da baya enteresan. çok ayıp ediyorlar ama amına koyayım.

  • hortlatıp duruyorsunuz şu başlığı sikicem artık.

    başkasını seviyor amk ben ne yapayım?

    yüzü gülecekse ben razıyım somurtmaya...

  • işitme cihazı kullanan biri olarak kızların bu sıçtığım cihazı gördükten sonraki tavırlarından farkı sezinlediğim için uzun zaman oldu uğraşmıyorum..

  • kaderine küsmüş, umudunu yitirmiş, olmayacağına inanmış ve yalnızlığı kanıksamış insandır. denedik de ne faydasını gördük, der. yalnızdır. mutsuzdur. üzgündür ama çabalayacak ümidi kalmamıştır.

  • dünyanın en akıllı insanıdır.

    dün markete gittim, alacağımı alıp kasada kuyruğa girdim. benim elimde sadece tek bir kalem mal var. hiç tenezzül edip, önümdekilere "şunu geçirebilir miyim?" falan demedim. ona buna yüz suyu dökmektense, dimdik durup sıramı paşa paşa beklemek bana daha hoş geliyor.

    ama ne oldu dersiniz? ben hiç talep etmediğim hatta buna niyetim bile olmadığı halde, kasiyer "gelin önce sizinkini geçireyim" dedi. önümdeki müşteriler de destek verdiler. ben tek kelime etme ihtiyacı duymadan, mağrur bir şekilde ödememi yapıp, çekip gittim.

    bir başka örnek ise bir zamanlar seyrettiğim cube adlı filmin ana temasını oluşturuyor...orada en akıllı ve becerikliler en erken ölüyorlardı. çünkü egoları şişkin olduğundan, gereksiz risk alıyorlar ve çabucak gidiveriyorlardı. evrenin düzenine saygısızlıklarının cezası idi bu. en sonda kurtulan, teşebbüs gücünden yoksun, hafiften geri zekalı diyebileceğimiz bir tipti.

    islami veriler de bu hükmü doğrulamaktadır. hadis-i şerifte, “cennet ehlinin çoğunluğunu, bühl(saftirik) kimseler teşkil eder” buyruluyor.

    yani demem o ki, başarının anahtarı tevazu içinde "beklemektir". ancak beklemekten kasıt durakta otobüs beklemek değildir elbet. güçlü bir niyet, yöneliş, teveccüh ile beklemek. bunun en iyi örneği, kedinin fare deliği önündeki bekleyişidir. pür dikkat, tetikte ama pasif...

    tasavvufta bu bekleyişe "murakabe" adı verilir. murakabeyi öğrenmemiş olan kimse istediğini elde edemez.

    sonuç?

    boşuna debelenip durma. nasipse gelir çin'den yemen'den. o lüzumsuz yere el attıkların zaten senin nasibin değildi. dolayısıyla çekip gittiler. hakkın olmayana el uzatmanın cezasını da, acı, keder, hayal kırıklığı, bela, musibet olarak ödedin.

    ne gerek var bunca lüzumsuz gürültü patırtıya? sen tetikte ol yeter.

  • hayatı boyunca sevgili denilen şey (insan), ona zorluk, yorgunluk, uğraş, çaba, hadi en iyisi bile ekstra sorumluluk, ya da basitçe ifade edecek olursak, yapılması gereken şeyler getirdiğinden, az biraz seks, arada da gelen yalnızlık krizleri için bunca şeye katlanılmaz diye düşünüp, oh sadece ben varım sıfır sorumluluk, ne istesem onu yaparım diye düşünen insandır. hiçbir şey yapmamasının sebebi böyle bir şeydir. aşk denilen psikolojik rahatsızlığa yakalanmazsa böyle de devam eder.

    edit: imla

  • aslında sevgilisi olmasını istemesine rağmen, hiçbir girişimi olmayan, hoşlandığı karşı cinsler olsa da hep bunu bir şekilde hasır altı eden, elini uzatmayan, konuşmayan, girişimde bulunmayan kişidir.